ÇOCUK VE AĞAÇ

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

sudiSıcak bir havada gölgesine sığınır, gövdesine sırtımızı yaslarız. Soğuk bir havada sobamızda yakacak, evimizde ise penceredir, kapıdır, çatıdır,
Çeşit çeşit meyvedir, hayatımızdan ağacı çıkarırsak neler olur hiç düşündük mü?
Çocuklar geleceğimizdir, evimizin muhabbet kuşları ve geçmişi geleceğe taşıyan kuşaklardır. Kadınlar topraktır.
Sevdalandığımızdır, anamız, bacımız, kızımızdır.
Yaşlılar tecrübelerimiz, ebedi öğretmenlerimiz vefa duyduklarımız ya da duymak zorunda olduklarımızdır.
Eğer bir toplum ağaçlarına, çocuklarına, ormanlarına ve yaşlılarına sahip çıkmıyorsa, yasalar ya da devlet erkleri onları korumuyorsa, o toplumun geleceği karanlıktır.
Ceylin bebeği mi yazayım, Ayşe kızı mı yazayım?
Yakılan ve taşocaklarıyla paramparça edilen ormanları mı yazayım?
Neden koruyamıyoruz Ceylin’leri, zeytinleri, sedirleri?
Bir kesim vicdanla kucaklarken yüz yıllık ağacı, diğer kesim inatla ve cüzdan aşkıyla saldırıyor..
“Devlet olmak için bir halk ve yaşayacağı bir yurt lazım” derdi 50 yıl önceki sosyal bilgiler kitabı.
Kitabımız mı değişti?
Yoksa ‘Ben kazanacağım paraya bakarım.’ fikrimi ağır bastı? Çok kazandıkça, daha çok tükettikçe mutlu olmak bir hastalık mıdır bilemiyorum ama doymayanların eseridir doyamayanlar.
Bir güruh var ki hep çalmaya ve hak yemeye programlanmış.
Bencilce, canice saldırıp duruyorlar yüz yıl sonra doğacakların istikbaline.
Bir ülkede zengin sayısı azaldıkça, fakir sayısı çoğalır, çünkü fırsat eşitliği yoksa adalet yoktur ve sınıflar körkütük kandırılmış zengine köle edilmiştir.
Dinimizin köleliği kaldırdığını ballandıra ballandıra anlatanların “Taşeron işçilikle” ilgili tek kelamı olmaz.
Aslında ta öteden beri süre gelen bir sömürü hiç hız kesmemiştir, sadece biçim veya isim değişmiştir.
Bizler toprağımıza, suyumuza, dağımıza, ovamıza, çocuğumuza, kadınımıza sahip çıkmaz isek, başka hangi erdemlerimizi koruyup kollayacağız?
Her yüz erkeğin doksanı ya da bir noksanı direkt olarak “Senin ananı avradını, bacını” diye başlıyorsa küfre!
Duyacağı cevapta aynı oluyorsa…
Birileri anlaşamadığı karısını, çocuğunu gözü önünde vuruyorsa! 8-9 yaşındaki bebekten tahrik oluyorsa!
Meyvesini yediği ağaca, suyunu içtiği dereye düşman oluyorsa ya da düşman olanlardan koruyamıyorsa!
Sahi vatan sevgisi nereden başlar?
Sınırları çizilmiş boş bir toprak parçası mıdır vatan?
Yoksa o toprakları süsleyen dağlar, ırmaklar, ormanlar mıdır?
Çocuklar, kadınlar, gençler kısacası insanlar mıdır?
Peki, nedir bu insanın insana kini?
Ve üç kuruş fazla kazanmak için yaşadığımız cenneti, cehenneme çevirenlere karşı suskunluğu?
Evet değişmeli bu kısır döngü, sahip çıkmalıyız doğamıza, doğmuşlarımıza.
Bu vurdumduymazlık, bu boş kin ve öfke, bu insanlarımızın hepsini kucaklamayan sığ düşüncelerden vazgeçmeliyiz.
Tuvalete bile “Bulduğun gibi terk et” yazarken, boynumuzun borcu değil midir bulduğumuz gibi devretmek yurdumuzu?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Mahmutlar Haber, En Güncel Haberler, Son Dakika - MahmutlarPost ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!