FUTBOLLA YATIYORUZ, FUTBOLLA KALKIYORUZ

Toplum olarak bizler başka bir spor dalı yok gibi ulusal spor dalı olarak hep futbolu gördük ve hep futbolun gelişmesine önem verdik.
Yaklaşık 90 yıldır ülkemizde futbol maçları oynanıyor.
Bu süre zarfında ulusal futbol takımımızın bir iki başarılı maçları dışında hangi başarılı maçlara imza attık?
Ya da Galatasaray futbol takımımızın 2000 yılındaki başarısının dışında hangi futbol takımımız Avrupa’da başarılı oldu?
Bu ne demektir?
Bu, bir iki başarımız dışında özellikle Avrupa’daki futbol arenasında kendimizi oynadığımız futbolla bir türlü kabul ettiremedik demektir.
Nedenlerinin başında öteki spor dallarında olduğu gibi futbol dalında da gerçek anlamda bir spor politikamızın olmadığını söyleyebiliriz.
Esasında egemen medyanın da pompalamasıyla on binlerce genci stadyumlara doldurup onlara futbol maçı izletmek bir spor politikası değildir.
Önemli olan bu genç nesli uyuşturarak futbolla yatıp futbolla kalkmasını sağlamak değil, onları uzun vadede ve bir plan dahilinde başarısına göre herhangi bir spor dalıyla fiilen uğraşmasını sağlamaktır.
Bu konuyu yazarken 1930’lı yıllarda Portekiz diktatörü Salazar’ın topluma dayattığı 3F uygulaması aklıma geldi.
Bilindiği üzere 3F uygulaması Futbol, Fado (acılı ve hüzünlü şarkılar, türküler) ve Fatima (din unsuru) konularını kapsar.
Bunların içinde yer alan futbol sayesinde diktatör Salazar Portekiz toplumunu bir yönde uyuşturarak yıllarca yönetmişti.
Hatta Salazar’ın “futbol olmasaydı bu toplumu yarım saat bile yönetemezdim„ şeklinde söylediği bu ünlü görüşü ile de tarihe geçmişti.
Bazen düşünüyorum, acaba futbolla yatıp futbolla kalkan toplumları yönetenler, Salazar’ın tarihe geçen bu ünlü görüşüne göre mi hareket ederek toplumları yönetiyorlar?
Bu konunun bilimsel yöntemlerle araştırılması gerekir görüşündeyiz.
Esasında bizim gibi üretmeden tüketen toplumlarda, yönetenler; işsizliğin, yoksulluğun, yolsuzluğun, gelir dağılımdaki var olan adaletsizliğin hangi koşullar altında giderileceği konusunda çözüm üretecekleri yerde, toplumun dikkatlerini egemen medyanın da etkisiyle başka yönlere, örneğin futbola doğru çekerler.
Bu durum, toplumda zaten var olan futbol sevgisini daha da pekiştirir.
Ancak toplumun bu kadar futbol sevgisi karşısında futbol takımlarımızın özellikle Avrupa sahalarında neden başarılı olamadıkları sorusu insanın aklına geliyor.
Bunun da araştırılması gerekir.
Unutmayalım, ülkemizdeki sporu yanlız futbol olarak görmeyelim.
Öteki spor dallarını da kapsayacak bir şekilde bir spor politikamızın zaman kaybetmeden oluşturulmasını sağlamalıyız.