Biliyorum özlediniz. 3 haftadır yazmadığımdan dolayı çeşitli yorumlar yaptınız. Hatta, “Ali Çelik’le barıştın da ondan mı yazmıyorsun” diyenleriniz oldu.
Önce size şu açıklamayı yapmak zorundayım. Ben Ali Çelik ile hiçbir zaman küsmedim. Aynı zamanda ailelerimiz etle tırnak gibidir. Her iki ailenin bireylerinin başına olumsuz bir şey gelse, o dakikadan itibaren orda oluruz. Bu samimiyeti siyasete alet etmeyecek kadarda, kültürlü insanlarız. Siyasette görüş farklılığı olabilir, ama bu dargın anlamına gelmemeli. Ali Çelik Belediye Başkanlığını yapacak, bende gazeteciliğimi. İnşallah her ikimizin gayreti de Mahmutlar’ın menfaatine olur.
3 haftadır yazmadığım sorusuna gelince, sadece kendimi nadasa bıraktım, cevabım bu kadar.
Şimdi gelelim, Ali Çelik’in kardeşim Ahmet İlhan ile ilgili konuşmasına. Çelik, “Ahmet İlhan’ın çöp kamyonunun arkasında çalışmasına benimde gönlüm el vermiyor. Onun suçu Mesut İlhan’ın kardeşi olması ve gazetedeki Belediye karşıtı haberlerdir” demiş.
Ali Çelik’in bu sözleri hiç hoş değil, benimle ilgili bir problemin acısını kardeşimden çıkarması kadar sadist bir düşünce olabilir mi? Ben ayrı bir kişiyim, kardeşim ayrı bir kişi, nafakalarımızda ayrı böyle bir düşünceyi çağ dışılık olarak algılıyorum.
Oysa Ali Çelik şöyle söyleseydi, Ahmet İlhan iyi bir personel değil, kurum araçlarına zarar veriyor gibi bahaneler üretseydi, kendisi için daha iyi olurdu. Neyse, demek ki “Düşünce farklılığı var” diyelim.
Geçenlerde gazetelerde şöyle bir haber ilgimi çekti. Mahmutlar Belediyesi’ne AK Parti hükümetinden 6 milyon eski para ile (6 trilyon) para geldiğini yazdı. Bu haberde “Ali Çelik’in beldedeki tüm billboardlara (AKPM) Başkanı olan vekilimiz Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun resimleri ile donatmanın semeresini gördü” deniliyor.
Oysa Mahmutlar Belediyesi’ne böyle bir ödeneğin gelmediği, kulaktan kulağa yayılıyor, hatta gelen paranın 600 bin TL olduğunu sıfırların hayali olarak fazlalaştırıldığını söylüyor, fısıltı gazeteleri…
Oysa Ali Çelik bunun gerçeğini basına açıklamalı, 6 milyon geldiyse ‘6 milyon’ demeli, 600 bin geldiyse ‘600 bin’ demeli. Açıklama yapmazsa, yarın sorarlar “6 milyon TL’yi ne yaptın?” derler. Ben şimdiden uyarıyorum, gerçi bunları benim uyarmam gerekmez, “Danışmanları uyar-malı” diye düşünüyorum.
Ali Çelik’e bir uyarıda daha bulunmalıyım. Bu da ciddi olan gazetecilerin işi olduğuna inanıyorum. İlk seçildiğiniz zaman size oy verende, vermeyende “Sizden yeni yatırımlar beklemiyoruz, sadece yapılan yatırımları koruyun” demişlerdi ama görünüyor ki korunamıyor.
Gazetemizin yapmış olduğu araştırmada 2004-2009 yılları arasında yapılan yatırımların onlarcası tahrip olmuş durumda.
Mesela oturma bankları kırık, dökük, bakımsız, boyasız. Çöp bidonları yerinden sökülmüş, ahşap aparatları kopartılmış, otobüs durakları ve bazı billboardların camları kırık, aydınlatma direkleri yerinden yok olmuş, bazılarının camları yok, bazılarının ampulleri sarkmış daha neler neler…
Mesela Çakır Caddesi’ndeki orta noktanın yanındaki çeşmeden su akmıyor. Cumhuriyet Mahallesi’ndeki Hüseyin Taşer parkının içler acısı hali. Barbaros Caddesi Cumhuriyet Mahallesi’ndeki su patlağı haftalarca yapılmıyor. Ali Efe parkının yanında seyyar simitçinin tezgâhı aylardır sahibi tarafından işletilmiyor ve pisliği ile görenlerin midesi bulanıyor.
PTT yanındaki karşı tarafa taşınan boya bidonu yola ve kaldırıma dökülmüş hiç kimse üstüne vazife almıyor, turuncu elbiseli müteahhit işçileri el elin eşşeğini türkü çığırırken, arar hesabı çalışıyor, pardon vakit geçiriyor, disiplin derseniz hak getire.
Sahilde çalışma başlamış sevindirici bir haber inşallah kalıcı ve programlı bir proje olurda, belde olarak yararlanırız.
Sezon geldi, hala doğru dürüst sineklerin yuvasını kurutucu bir ilaç yapılmadı, yoksa ona da mı “para yok” denecek. Oysa “Lavra döneminde yapılacak olan ilaç sineksiz bir yaz sezonu geçirmemizi sağlayacak” demiştik ama nafile…
25 bin kış nüfuslu, 60 bin yaz nüfuslu bir beldede yaşadığımızın farkına varın artık. Bu beldenin kolay yönetilmeyeceğini aklınıza yerleştirin.
Mahmutlar yok olmaya yüz tutmuş gidiyor, esnaf kaçıyor, eskiden hava parası vererek kiraladığımız dükkânların üzerinde kiralık yazısı bizi korkutuyor bilesiniz…
Kısacası, “Körlerin ülkesinde, tek gözlü insan kral olur”.
