SOSYAL DEVLET VE İNSANLIK KANTARI

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

cemalBu makaleme “sosyal devlet” kavramının tarifi ile başlamak istiyorum.
“SOSYAL devlet; fertlere yalnız klasik hürriyetleri sağlamakla yetinmeyip aynı zamanda onların insan gibi yaşamaları için zaruri olan maddi ihtiyaçlarının karşılanmasını kendisine vazife edinen devlettir”.
“Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”
Milletvekillerimizin bu yemini tam olarak sosyal devleti tarif ediyor.
Biz ne zaman ki, bu yemine sadık kalarak; erdemli, liyakatli, özverili, hakkaniyetli, eğitim ve kültür doymuşluğu sınıfını geçmiş bir toplum olmayı başarırsak, elbette ki ölçü aletimiz insanlığı tartacaktır. Şayet bu meziyetlere hala uzakta isek, çürümüşlük, kokuşmuşluk kantarı tartı aletimiz olarak yaşamını devam ettirecektir.
İnsan olmak, insanca ve hakça yaşamak hem kolay, hem de çok zordur. Önemli olan zoru başarmaktır.
Halkımız 7 Haziran’da devleti yönetmeye talipli olan siyasi partilere bir görev vermiştir. Halkın verdiği bu görevden hiç kimse kaçamaz, “ben yokum” diyemez. Seçim meydanlarında atılan nutuklara ve her partinin önceden hazırlayarak halka deklere ettikleri vaatlere göre seçmen tercihini yapmıştır. Yani, hiçbir siyasi parti hiçbir şekilde sonradan tercih yapma hakkına sahip değildir. Tüm siyasi partiler, halkın ödediği vergilerden pay almış ve seçim çalışmalarında harcamışlardır. Bu nedenle; “ben bu sonucu beğenmedim, ben falan partiyle bir araya gelemem, bana uygun koşullar oluşmamıştır” gibi tercihleri kesinlikle olamaz. Şayet bu düşüncede olan siyasi partiler var ise; o zaman devleti yönetmeye talipli olmamalılar veya haktan özür dileyip çekilmelidirler.
Şayet ortalık güllük, gülistanlık olsaydı siyasi partilere ne gerek vardı. Ülkemizde bir sorun varsa, bunun mimarları siyasi partilerin beceriksizliğinden kaynaklanmıştır. 1945 yılında taş, taş üstünde kalmayan Almanya ve 2 tane atom bombası yiyen Japonya bugün dünyanın gelişmiş ve refah seviyesi ilk sıralarda olan örnek iki ülkesidir. Bunun tek sırrı nedir biliyormusunuz? Adamlar alt kimlik peşinde koşmamışlardır. En üst ve en üstün kimliğin İNSAN KİMLİĞİ olduğu bilinci ile hareket etmişlerdir.
Yumrukları sıkmak yerine kollar sıvazlanmalı, halkın ve ülkenin sorunlarına çözümler aranmalıdır.
İlk görev ise; caydırıcı ve geleceğe ışık tutması açısından ve verilen vaatlerin ilk sırasını teşkil eden ve ayrıca daha önce önemli bir kişinin sözlerinden yola çıkarak Türkiye’nin bağırsaklarını temizlemekle işe başlanmalıdır.
Saygılarımla…
 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Mahmutlar Haber, En Güncel Haberler, Son Dakika - MahmutlarPost ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!