SOSYAL HUKUK DEVLETİ

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Günümüzde bizi yönetenlerce sürekli gündeme getirilen ve 1961-1982 Anayasalarında yer alan sosyal hukuk devletinin önemi gün geçtikçe artmaktadır.
Öncelikle sosyal devlet kavramını ele alırsak; bu kavram vatandaşların sosyal durumlarını iyileştirmeyi, onlara düzenli bir yaşam seviyesi sağlamayı ve onları sosyal güvenliğe kavuşturmayı amaç edinen bir devlet olarak tanımlanır.
Sosyal devletin en önemli görevi, devletin sosyal adalet kuralları içinde kalkınmasını sağlamak kaydıyla ulusal geliri artırmaktır.
Bunu yaparken oluşan ulusal gelirin adaletli bir şekilde dağılımını sağlamakla birlikte vatandaşların sosyal güvenliğini sağlayacak her türlü önlemi almayı ve gerekli örgütleri kurmayı devlete ödev olarak vermiştir.
Hukuk devletine gelince; bu ilke, devletin vatandaşlarına hukuk güvenliğini sağlamasının yanında, hukuk kurallarını uygulayacak, devlet işlerini yürütecek olan yönetimin hukuk düzenine bağlı kalmasını sağlayan bir ilkedir.
Hukuk devleti öncelikle vatandaşlara ait temel hak ve özgürlüklerin anayasa ile güvence altına alınmasının yanında çıkarılan yasaların anayasaya uygun olması gerekir.
Hukuk devletinin bir anlam kazanabilmesi için ülkede var olan hukukun yönetilenlere karşı hukuk güvenliğini sağlaması gerekir.
Burada en büyük sorumluluk hukukun ne olduğunu söyleme yetkisine sahip olan yargıçlara büyük görevler düşmektedir.
Sosyal devlet anlayışında kişilerin yaşam düzeyini yükseltmek, onlara sosyal haklar verilmesini sağlamak, o ülkenin her yönden gelişmesine bağlıdır.
Gelişmiş ülkelerdeki sosyal devlet anlayışı ile gelişmekte olan ülkelerdeki sosyal devlet anlayışı farklıdır.
Konu üzerinde genelleme yaparsak; bir ülke ne kadar çok mal ve hizmet üretirse, ürettiği  mal ve hizmeti dünya piyasalarına satarsa o ülke çabuk kalkınır.
Konuyu ülkemiz açısından ele alırsak; son yıllarda ülkemizde uygulanan ekonomik ve sosyal politikalar gereği ülkemizin sosyal devlet anlayışından uzaklaştığı görülmektedir.
Şöyleki;
Ülkemizdeki gelir dağılımı bozuksa, işsizlik oranı yüksekse, ulusal gelir düşükse, üretim ekonomisi yerine tüketim ekonomisi ön planda tutuluyorsa, vergi adaletsizliği yüksekse, yoksulluk ve yolsuzluk yaygınsa, faiz ve rant koşulları topluma egemense o ülkede sosyal devletin yerini çıkarcı kuruluşlar (dernekler, vakıflar) alabilir.
Bu konuları daha önce de Mahmutlar Post gazetesinde dile getirmiştim.
Yaşanan bu sorunların çözüme kavuşturulması için vatandaşların sosyal durumları ile ilgilenen, onlara asgari bir yaşam düzeyini sağlamayı ödev bilen bir devletin varlığı için bizi yönetenlerin zaman kaybetmeden tüm radikal (köklü) önlemleri almaları zorunlu bir hale gelmiştir.
Unutmayalım; nasıl taşıma suyu ile değirmen dönmezse, sadaka tipi yardımlarla sosyal devlet ilkesi sağlanamaz.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Mahmutlar Haber, En Güncel Haberler, Son Dakika - MahmutlarPost ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!