TİYATRO

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

sudiOna göre; Ülkede her geçen gün popülerliğini kaybettiğini gören Erdoğan akıllıca bir plan yapar ve bir oyun sahneler.
Önce kendisi için sokağa çıkacak her partiden vatandaşları ayarlar. Hadi diyelim bu bölüm spontane olarak gelişmiş olsun.!
Sonra tıpkı manevralarda olduğu gibi askeri ikiye bölerek “sizler kırmızı kuvvetler, sizler ise mavi kuvvetler” der.
Kırmızı kuvvetleri Fetö, mavi kuvvetler ise Atatürkçü, Ülkücü ve kendi taraftarı askerlerden oluşur…!
Bu manevrada gerçek mermiler kullanılır.
Meclis binası bombalanır, özel harekât merkezine ateş kusulur.
Senaryo gereği sokağa çıkan vatandaşlar o kadar başarılı rol keserler ki hatta film icabı iken bir anda gerçekten ölürler.
Ülkede bir anda kaos olur, bir takım yardımcı oyuncular ve dublörler numaradan tutuklanır. Hatta inandırıcı olsun diye bu oyun için hiçbir masraftan kaçınılmaz.
Bu mudur şimdi?
Diğerine göre; Bunu gören ana muhalefet partisi lideri toplar meclisini ve “bilâder adamlar güzel bir oyunla oylarını katladı gitti.
Eğer bir şeyler yapmazsak işimiz bitti demektir” der.
Alelacele CHP’li bir belediyeden yardım ister.
Açılış bahanesiyle oraya gidilecek ama yol üzeri uygun bir yerden üzerine ateş açılacaktır. Tiyatro bu ya aynen gerçekleşir ve bir askerimiz şehit olsa da Kemal bey’de popülerliğini artırır ve oylarını katlar…!
Türkiye’nin vatandaş cephesinden geldiği nokta budur.
Hatta daha ileri gideyim “oyun” dedikleri son olaylarda liderler hayatlarını kaybetse, milyonlar mezara defnetse yine de “O birazdan dirilir” diyen çıkar.
Sıkıntı şu, sebepli sebepsiz ‘nefret’ algılarımızı kapatmış.
Gerçekleri görmemek için hep aksi yöne bakıyoruz.
ABD, Rusya, İran gibi ülkelerin Türkiye’ye ilgisinin altında ki hinliği gören var mı?
Normal bir zamanda ABD’nin ikinci adamını vali yardımcısıyla karşılayacaksın ha..! Tehlikenin farkında mıyız?
Özellikle İranlı bir yetkilinin “Suriye’den sonra hangimiz zayıf kalırsak ona yönelecekler” sözü. İyi de muhalefet yapmayacak mıyız?
Elbette yapacağız ama köye sel yaklaşırken tepede uzun havanın bir anlamı yok.
Melekler dişi mi erkek mi?
Sonra tartışmak lazım değil mi?
Yıllardır dile getirdiğimiz tüm sorunlar tam da bu günlerde tek tek başımıza kâbus gibi çöküyor.
“Efendim biz haklıydık” haklısınız.
Görüşlerimizi dile getirdiğimizde ayaklarımıza batan deve dikenleri hep vardı ve olacaktır da. Bizlerin öncelikle “haklılığımızın keyfini çıkaracağımız özgür bir alana sahip olması gerekmez mi?”
15 Temmuz ve sonrası yaşananlar bir tiyatro değil ama dış güçler tarafından yazılmış büyük bir senaryodur.
Bunu bozmuşken yeni senaryolara meydan vermemek adına; şu aşırı dinci, kinci, solcu, sağcı, ırkçı söylemleri normalleşeceğimiz döneme bırakıp kenetlenmeliyiz.
Muhalif olmak duyguların en yücesidir ama bunu iç ve dış düşmanlarımızı bertaraf etmek için hep birlikte sergilesek “ne” dersiniz?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Mahmutlar Haber, En Güncel Haberler, Son Dakika - MahmutlarPost ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!