TÜRKİYE’NİN PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI TARİHİ

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

sudiYıl 1945 II Dünya Savaşında sona gelinmiş, Türkiye ise bu savaşa müdahil olmayarak en doğru kararı vermişti.
Cumhuriyetin kuruluşundan sonra dillendirilen “çok partili sisteme” 18 Temmuz 1945 yılında MKP (Milli Kalkınma Partisi) ile adım atılmıştı.
7 Ocak 1946 yılında kurulan Demokrat Parti ile çoğulcu demokrasinin önü açılıyordu. Demokrat Partinin en önemli çıkışlarından biri parti başkanlığıyla Cumhurbaşkanlığı’nın aynı anda yürütülmesine karşı olmuştu.
1947 yılında Demokrat Parti büyük kongrede alınan karar ise şöyledir “Anayasaya uygun olmayan kanun hükümlerinin ortadan kaldırılması. İdare cihazının tarafsızlığından doğan ve bir arada mütalaası her vatandaşın yüreğini sızlatan, endişeye düşüren idarî tasarrufların ilk şartı olmak bakımından da ‘Devlet Reisliği ile fiilî parti reisliğinin bir zatın uhdesinde birleşmemesinin’ kabulü millî hâkimiyet esasının zaruretleri olarak tespit edilmiştir”…
Yine 1946 yılında kurulan TSP (Türkiye Sosyalist Partisi) ise Cumhurbaşkanı’nın meclis tarafından 4 yıllığına seçilmesini, Cumhurbaşkanı’nın icranın başı olmasını, Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlığın birleştirilmesini istiyordu.
1946 yılında yapılan seçimlerde DP “Muhalefetin seçimlerin dürüst ve adil bir çerçevede gerçekleşmediğine dair” beyanlarına karşılık, Devlet Başkanı İsmet İnönü hakem sıfatıyla başbakan ve muhalefet lideri Bayar’la görüşmüş güya parti kimliğini bir tarafa bırakmıştı…! DP’yi CHP karşısında etkisiz gören muhalefet Millet Partisini kurdu.
Millet Partisine göre de; Parti başkanlığı ile Cumhurbaşkanlığı birbirinden ayrılmalı ve seçimlerin hemen ardından partisiyle ilişkisi kesilmesi ve milletin tamamını temsil etmeliydi. Aslına bakılırsa İsmet İnönü’de aynı düşüncedeydi ve bir defasında bunu yüksek sesle dile getirdi.
Ancak partisi bu konuda ikiye bölündü, destekleyenler kadar, karşı çıkanlarda vardı. İnönü’nün beyanı Vatan Gazetesi’nin 1 Temmuz 1947 sayılı nüshasının 12 sütuna manşeti şu şekilde duyurulmuştu”
Devlet ve parti reisliğinin ayrılması Cumhurbaşkanının Partiler üstünde bir milli hakem rolünü almağa doğru gidişi, yakın siyasi tarihimizin bir dönüm noktası olarak telakki ediliyor” Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün partisiz Cumhur Reisliği modeline karşı çıkan Recep Peker Hükümeti istifa ediyor ve yerine Hasan Saka Hükümeti kuruluyordu (Vatan Gazetesi 11.9.1947).
Partili Cumhur Reisliği modelinin ortadan kaldırılması için Anayasa değişikliği gerekmektedir. Sonunda bir formül bulunur: 1947 CHP kurultayında İnönü genel başkan seçilir ama tüzükte yapılan değişiklik gereği fiili genel başkanlığı, genel başkan yardımcısı yürütecek ama muhalefet bunu olumlu karşılamayacaktır. 1950 seçimlerinde Demokrat Parti iktidara gelmiş partinin genel başkanı ise Cumhurbaşkanı olmuştur. Celal Bayar hemen partisinden istifa etti ve yerine Adnan Menderes seçildi. Bu arada Celal Bayar’ın DP üyeliği ve milletvekilliği devam ediyordu.
Sonraki yıllarda, Celal Bayar seçim propagandalarına faal bir partili olarak katılmış bu defa CHP’nin eleştirilerine DP maruz kalmıştı.
Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi, 1960 yılına kadar kısmen de olsa başbakanlı olarak uygulanmış, büyük tartışmalardan sonra da vazgeçilmiştir.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Mahmutlar Haber, En Güncel Haberler, Son Dakika - MahmutlarPost ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!