YENİDEN OSMANLI

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

sudiSon dönemlerde AK Parti taraftarlarının sıkça dile getirdiği “Osmanlı geri geliyor” propagandasına dikkat çekmek istiyorum.
Osmanlının şaşaaalı dönemlerinin geri geleceğine inanmak nasıl bir duygu anlamak isterdim. Osmanlı düşü özellikle beyinlere kazınıyor ki, o dönemde yapılan Uygulamaların önünü açabilsinler.
Babadan oğla geçen bir sisteme milleti razı etmek için daha büyük bir toprak parçası ve daha güçlü bir ülke vaat etmeleri doğru da acaba hangi Osmanlı?
İstanbul’u fetheden, Avrupa’ya açılarak görkemli zaferlere imza atan Osmanlı mı?
Yoksa güçlendikçe güçlenen ve aynı zamanda bu gücün verdiği rehavetle elinde avucunda ne varsa kaybedip, 1800 yıllarındaki şartları hazırlayıp halkını işgal kuvvetlerinin kucağına atan Osmanlı mı?
Osmanlı denince insanların aklına Fatih Sultan Mehmet gelir de torunları gelmez. Osmanlıyı kuruluşundan batışına kadar incelemek lazım.
AK Parti yöneticileri, seçmenlerini Osmanlının yükselme dönemiyle avuturken, çöküş dönemini es geçip vatan topraklarının Lozan’da satıldığından dem vuruyorlar da, Lozan’a gelene dek ne oldu hiç değinmiyorlar.
Dünya aynı kalsa da şartlar değişiyor.
Bilim denilen mucizeyi iyi kullananların başarılı olduğu bir çağda ‘bilim çağındayız’
En büyük havaalanını yapmakla övünmüyor gelişmiş ülkeler, en büyük uçağı yapmakla övünüyorlar. Alman Başbakanının “Ben şu kadar yol yaptım” diye bir demecini duyamazsınız. “Yol yaptım” diyen bir başbakana Alman halkı “YUH” çeker. Çünkü Almanlar dünyanın en iyi otomobillerini üretmekle övünürler.
Sürekli rejim kavgası ancak üçüncü dünya ülkelerinde olur.
Gerçek liderler medeniyeti ve demokrasiyi ileri götürmek ve halkını daha özgür bir dünyada yaşatmak üzerine kafa yorarlar. İtalyan başbakanının ağzından “Roma İmparatorluğunu yeniden kuracağız” sözünü duyanımız var mı?
İran, Ortadoğu’nun en güçlü ülkesidir ama ‘Pers imparatorluğundan’ bahsetmez. Gelişen ve büyüyen ülkelerde ki tüm çabalar daha iyi yaşam üzerinedir. Bilimde, teknolojide, sanayide, sağlıkta ve insan yaşamını kolaylaştıracak sektörlerde ileri gitmeyi planlarlar.
Ama üçüncü dünya ülkelerinde ki en büyük kavga din, milliyet ve rejim üzerinden yapılır.
Dünyada en çok cinayeti en eğitimsiz ve cahil toplumlar işler. Avrupa’da mezhep ayrılığından dolayı birbirini kılıçla kesen yoktur. Ama ortadoğu da olağandır.
Zira özellikle cahil bırakılmıştır. Düşünen toplum, aklını kendi iradesiyle kullanan birey sorgular. Sorgulanmaktan kaçanlar ‘biat kültürüyle’ bu cehaleti yaratır ki saltanatları kalıcı olsun.
Şimdi Osmanlı masalını bir tarafa bırakıp ilerlemenin asıl kanallarını açmamız lazım.
“Seni leylek getirdi çocuğum” yalanları bu çağda iş yapmıyor.
Depremi öküze bağlayan mantık ortaçağda kaldı. Bir kesimi özellikle cahil bırakıp onların oylarıyla tahta çıkmak belki kişisel başarı açısından önemlidir ama halka asıl ihanet o mantıkta yatmaktadır. Yeniden Osmanlı fantezisine zaman ayırmak yerine, mevcut demokrasiyi çağdaş ülkelerin seviyesine ulaştırmak gerek. Hanımların patlıcanı, kabağı ve pırasayı ellemesinden utanan sapıklar, milletin malına, devletin hazinesine el atarlarken hiç utanmazlar. Hayatı haremlik, selamlık diye bölerler de Ganimeti haramlık helallik diye bölmezler.
Koltuğa oturanın, koltuğunun kabardığı bir görgüsüzlük çağını yaşıyoruz. Seyirciyi birbirine kırdırıp milyarları cebine koyan futbolcu gibi oldu politikacılar.
Yıllardır her seçim dönemlerinin transfer piyasalarında buz pateni takmış gibi sağa sola kayanlarla Osmanlı filan olmaz. En iyisi elimizdekini sıkı tutalım. Bu kafayla gidersek, yüz yıl sonraki hayallerimizi yitirdiğimiz “Türkiye Cumhuriyeti’ süsler.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Mahmutlar Haber, En Güncel Haberler, Son Dakika - MahmutlarPost ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!