LOBİ FOBİ

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

sudiDünya tarihiyle, felsefeyle, siyasi konularla ve sanatla ilgili okumadığı kitap çok azdır.
Ama kendini iyi bir biçimde ifade ederek karşısındakine bunları aktarma yeteneği sıfırdır.
Hiç kitap okumaz, kendisine bir mikrofon uzatılsa ana dilinde ‘kendi adını’ söyleyecek medeni cesareti bile yok.
Bu iki tip insanın ‘statüleri’ ve ‘eğitimleri’ farklı bile olsa ifade edememe durumlarının eşit olduğunu görmek şaşırtıcıdır aslında.
İnsanı hele haklı olan bir insanı en çok yaralayacak olan şey ise hakkını savunamamak, kendini doğru biçimde ifade edememektir.
Bu gibi durumlarda bize ait iki yöntem vardır ya ‘Allah’a’ havale ederiz ya da ağız dolusu küfrederiz.
Bir nevi deşarj yöntemidir.
“Valla ben ona mahşerde sorarım, bir sürü küfür ettim, bağırdım, çağırdım ama hiç sesi çıkmadı” bu söz “Allah’ından bul” ile taçlandırılır ve mevzu kapatılır.
Kendi haklılığını ifade edememe durumu bireyde olduğu zamanda, devlet yetkililerinde olduğu zamanda kötüdür.
Ne zaman Uluslararası platformda haklı bir pozisyonda gündeme gelsek haksız olan yine biz oluyoruz.
Sözde demokrasi getirmek adına meclisimizi bombalayan FETÖ ayaklanmasını bile dünyaya doğru dürüst anlatamadık.
81 milyon ülkemizde, 3 milyona yakın insanımızda dünyanın başka ülkelerinde göçmen olarak yaşamaktadır.
En çok vatandaşımızın yaşadığı ülke Almanya, Almanya hangi platformda Türkiye’nin yanında olmuştur?
Hemen her konuda çatıştığımız Fransa’da 260 bin vatandaşımız yerleşik olarak yaşamaktadır ama ilişkilerimiz bir türlü rayına oturmamıştır.
Hollanda’da 205 bin. Avusturya’da 165 bin, Amerika’da 107 bin, Türk vatandaşı yaşamaktadır ama bir türlü bu ülkeleri yanımıza alamamışız.
Suudi Arabistan’da 102 bin vatandaşımız yaşar ama (Sudi olarak ben sevsem de) Suudiler bizi hiç sevmezler.
Diğer Avrupa ülkelerinde yüz binlerce, İsrail’de 29 bin vatandaşımız yaşar ama hep limoniyiz. Kıbrıs barış harekâtından, Suriye sınırında yaşadığımız olaylara, Eurovision şarkı yarışmasından, futbola hep yalnız hissederiz kendimizi.
Özgüven eksikliğimiz var, olayları ve gerçekleri iyi ifade edemiyor, haklılığımızı akıllıca sunamıyoruz.
Tüm dünya petrol krizi yaşarken Ajda’nın o güzel şarkısıyla bile sondan dördüncü olduk. Çünkü duygusal davranıyoruz, akıllı ve planlı yürümüyoruz.
Yüksek sesle bağırarak ve öfkeyle işi çözeceğimize inanıyoruz.
Almanya’da ve diğer ülkelerde yaşayan vatandaşlarımızın her birinin ‘ülkemizin’ gönüllü elçileri olmalarını sağlayabilirdik.
Ama biz onlara yıllarca döviz makinesi gibi davrandık.
Dışarıda ki her problemimizde yalnız kalmayı biz tercih ettik!
Siyaseten ayrıştırdığımız insanlar, ülke meselesini bile “parti” meselesi olarak görmeye başladı. Tıpkı parti meselesini “ülkenin bekası” olarak gördüğümüz gibi.
Son tahlilde, Avrupa’da ve dünyada tüm ülkelerde lobi çalışmalarına ağırlık kazandırmamız lazım.
Lobi faaliyeti denilen şey bildiğiniz rüşvet işidir, çeşitli kuruluşlara el altından verirsin parayı her türlü işini gördürürsün.
Ülkemizde haram sayıldığı için asla yenmeyen birikmiş bir dolu rüşvet olduğundan eminim, verin bu mereti dış düşmanlara ‘onlar’ yesinler!

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Mahmutlar Haber, En Güncel Haberler, Son Dakika - MahmutlarPost ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!