“Siyasi partiler ve seçim yasaları demokrasinin önünü tıkıyor”

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

DSC_5049ALANYA TÜKETİCİ HAKLARI DERNEĞİ BAŞKANI VE MAHMUTLAR POST GAZETESİ KÖŞE YAZARI CEMAL ŞENCAN, MAHMUTLAR POST GAZETESİ’NİN SORULARINI YANITLADI. ŞENCAN, ÜLKE VE ALANYA SİYASETİ ÜZERİNE İLGİNÇ TESPİTLER YAPTI.
Uzun yıllardır Alanya’da Tüketici Hakları Derneği Başkanlığı görevini yürüten ve Gazeteci kimliği ile tanınan, Mahmutlar Post Gazetesi köşe yazarı Cemal Şencan ile ülke ekonomisi, genel ve yerel siyaset üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.
Fatma Erdem: Evet, Cemal bey öncelikle ziyaretinizden dolayı teşekkür ederim. Hazır sizi bulmuşken ülke ve Alanya gündemine ait sorular sormak istiyorum. Vakit kaybetmeden de sorulara geçmek istiyorum. Ben sizi Tüketici Hakları Derneği Başkanlığı göreviniz ve Gazeteci kimliğiniz ile tanıyorum, sizi tanımayanlar için Cemal Şencan kimdir?
Cemal Şencan: Uzun yıllar birçok gazetede, beş ayrı Bakanlıkta yine basın ile ilgili bölümlerde görev yaptıktan sonra emeklilik hayatımı geçirmek üzere Alanya’ya yerleşen, ancak burada da emekliliğini yaşamaya fırsat bulamayan yaklaşık 10 yıldır Alanya’da Tüketici Hakları Derneği Başkanlık görevini sürdüren biriyim. Ve hala tatil yapamıyorum. (gülüyor.)
F. Erdem: Bilindiği gibi ülkemizin dışında cereyan eden ve bizi de yakından ilgilendiren Mısır ve Suriye’de gelişen olaylar hakkında neler düşünüyorsunuz?
“İNSAN KANI ÜZERİNDEN KAZANÇ SAĞLAYANLARIN TUZAĞINA DÜŞMEMELİYİZ”
C.Şencan: Mısır ve Suriye ile geçmişimiz çok eskiye dayanan ve hatta Osmanlı dönemine dayanan tarihsel ve köklü bir kültür bağımız vardır. Bu iki ülkede gelişen olaylar bizi elbette ki yakından ilgilendirir. Son yıllarda bilindiği gibi Amerika ve Avrupa Birliği ülkelerinin Ortadoğu ülkeleri üzerinde birtakım planları olduğunu biliyoruz. Fakat bu planların kesin sonucu hakkında bilgi sahibi değiliz. Burada bize düşen bu Emperyalist ülkelerinin dünya politikalarını bildiğimiz için daha dikkatli davranmalıyız. Onlarla her konuda işbirliği yerine kendi dış politikamızı kendimiz belirlemeliyiz. Bu nedenle de özellikle ABD’nin dünyada ne yaparsa yapsın kendi çıkarları doğrultusunda hareket edeceğinden yola çıkarak, bizde kendi ülkemizin ve bu komşu ülkelerin çıkarlarını düşünmek ve savunmak zorundayız. ABD demokrasi kavramını kullanarak Afganistan’a, Irak’a ve Kuzey Afrika ülkelerine bir takım yaptırımlar uyguladı. Görüldüğü gibi sonuçlar ne Afganistan’a demokrasi getirdi, ne Irak’a, ne de Kuzey Afrika’ya. ABD’nin girdiği ve yaklaşık 2 milyon insanın öldüğü bu ülkelerde kargaşa hala devam etmektedir. İşte bu nedenle biraz daha dikkatli davranmamız gerekiyor. Ve bu ülkelerin içişlerine sonuna kadar barışçı yollar denenerek huzurun ve güvenliğin sağlanması asıl amacımız olmalıdır. Ancak şimdi hükümetimiz bu konuda dış politikanın tamamen tersine işlemektedir. ABD’nin ve diğer emperyalist ülkelerin talepleri doğrultusunda silah zoruyla barışın getirilmesi prensip olarak kabul edilmiş, ve bu doğrultuda politika yürütmekteyiz. Bu tamamen yanlıştır. Zira, özellikle Mısır ve Suriye’de mezhep ayrılıkları olduğu için ve bugünlerde yaşanmakta olduğu gibi mezhep kavgaları başlamış ve hergün yüzlerce insanın hayatına mal olmaktadır. Savaş hiçbir zaman çözüm değildir. Dünyanın en büyük ekonomisine sahip silah ve ilaç sektörü kazançlı çıkmaktadır. İnsan hayatı üzerinden kazanç sağlamayı amaç edinmiş silah ve ilaç sektörünün dünyanın herhangi bir yerinde en zayıf ülkelerdeki çeşitli metotlarla savaşlar çıkarak, insan kanı üzerinden kazanç sağladıkları gerçeği üzerinden düşünerek onların bu savaş çığırtkanlıklarına ve tuzaklarına düşmememiz gerekir. Yani sonuç olarak, Allah insanlara akıl vermiştir. Akıl en büyük silahtır. Savaşa, ülkeleri yöneten ve savaş kararı alan yetkililer bu akıldan yoksundur. Yani her hâlükârda savaşa hayır.
F. Erdem: Türkiye’deki siyasi gelişmeleri nasıl buluyorsunuz? ‘İleri demokrasi ‘deniliyor, nedir bu, açabilir misiniz?
“DEMOKRASİ KAVRAMINI YERLE BİR ETTİLER”
C. Şencan: Öncelikle şunu belirtmemde yarar var. İleri demokrasi sözcüğü siyaseten söylenmiş ancak uygulamada göremediğimiz bir söylem biçimi olarak görüyorum. İleri demokrasiden söz edebilmek için önce demokrasiyi ele almak gerekir. Bizi yaklaşık 11 yıldan beri yöneten AKP yöneticileri maalesef bu ve buna benzer söylemlerle kavram kargaşası yaratmıştır. Gerçeğe baktığımızda 2002 genel seçimlerde örnek olarak veriyorum ki konu daha iyi anlaşılsın diye, bugünkü seçim sistemi siyasi partiler yasası ne yazık ki 12 Eylül cuntasının ürünü olan 1982 Anayasası’nın değişmeyen ve nemalanılan ve demokrasi kavramının tamamen yerle bir eden yasalardır. Zira, 2002 seçimleri sonrasında seçmenin %45’i sandıkta temsil edilmemiştir. %33 oy alan AKP mecliste %65 sandalyeye sahip olmuştur. Daha sonraki 2007 ve 2011 seçimlerinde de aynı yasalar değiştirilmeden girilmiş sonuç farklı olmamıştır. Yani seçmen gerçek usulde Mecliste temsil edilmemiştir. Bunun yanı sıra yine bu yasalardan kaynaklanan genel başkanın milletvekili adaylarını belirleme yetkisi ile hazırlanan Milletvekili listeleri demokrasinin başka bir ayıbıdır. Nedenine gelince seçmen dilediğini meclise gönderme hakkına sahip olmamıştır. Genel başkanın istediği kişiler listeye alınmış, seçmene de,‘git hür iraden ile oyunu kullan, hangi partiye verirsen ver’ denmiştir. Yani seçmene parti Genel Başkanların belirlediği isimleri,‘sandığa git seç’ denmiştir. Sadece bu örneklemede görüldüğü gibi bugünkü meclisin oluşumunda bile demokrasinin hiçbir kuralına rastlanmamaktadır. Bugünkü siyasi partiler ileri demokrasiden söz etmek istiyorlarsa ve demokrat olduklarını halkın huzurunda haykırarak söylemek istiyorlarsa öncelikle eleştirdikleri, ancak kendilerini ayakta tutan ‘Cunta anayasası’nın’ bu hükümlerini değiştirmek zorundadırlar. Aksi halde hiç kimsenin demokrasiden söz etmeye hakkı yoktur.
F. Erdem: Evet, gelelim Alanya’daki siyasete. Alanya’da yerel siyaseti nasıl buluyorsunuz?
“ALANYA’DA KİM SEÇİLİRSE SEÇİLSİN, ALANYA YENİ BİRŞEY KAZANMAYACAKTIR”
C. Şencan: Alanya’daki yerel siyasette çok farklı değil. Genel siyasetin iz düşümü. Önümüzde yerel seçimler var. Ve şimdiden siyasi partiler hummalı çalışma içerisine girdiler. Ancak demokrasiye göre bu çalışmaların ve bu sistemle seçilecek olan yerel yöneticilerin yöreye yeni bir şey getirmeyecekleri ve halkın tümünün temsilcisi olamayacakları kesindir. Nedenine gelince demokrasi de yerel yöneticiler siyasi parti kimliği ile halkın karşısına çıkmazlar. Halk kendisini yönetecek olan kişiyi kendisi belirlemeli ve seçmelidir. Peki, bu nasıl olacak? Belediye Başkanı ve Meclis üyesi olmak isteyen vatandaşlar halkın oyu ile ön elemeye tabi tutularak, siyasi parti kimliği olmaksızın seçilmelidir. Siyasi parti çatısı altında seçilen bir yerel yöneticinin mensubu olduğu partisinin politikasını istemese de uygulamak zorunda olduğunu biliyoruz. İşte bunu önlemek için tüm yöre halkını temsil edebilmesi için ve hiçbir siyasi kurumun emir ve direktifleri altında olmadığından görevini daha rahatlıkla ve halka açık olarak gerçekleştireceği mutlaktır. Bu kısa tariften yola çıkarsak mevcut yasalara göre yerel seçim yapılacağı için şahsım adına ve yöre adına çok fazla birşeyin değişeceği inancında değilim. Genel olarak Alanya Belediyesi’nin aylık Meclis toplantılarına katılan bir kişiyim. Gördüğüm kadarı ile değişik partilere mensup meclis üyeleri ortak menfaatlerde birleşmeye dahi zorlanıyorlar. O halde gerçek demokrasiden söz edebilmek için ve daha verimli olabilmek için öncelikle siyasi partiler ve seçim yasalarının demokratikleşmesi gerekmektedir.
F. Erdem: Turizm’de bir marka olduğu söylenen Alanya’ya öz eleştiri yapar mısınız?
“ALANYA MARKALIĞINI KAYBEDİYOR”
C. Şencan: Alanya’nın bir marka olduğu doğrudur. Ancak Alanya yaşlanmış bir markadır. Zira, burada sadece Alanya’yı değil belde ve köyleri ile birlikte ele almamız gerekiyor. Çünkü Turizm bir bütündür. Çok hassas bir sektördür. Eğer, dış turizmden daha fazla kazanç sağlamak istiyorsak, sürekli değişimden yana olmalıyız. Örnek verecek olursam, Alanya’yı ele aldığımızda özellikle çarşı bölgesi çok yaşlanmıştır. Ve bugüne kadar da kendisini hiç yenilememiştir. Bilindiği gibi dünya artık Kapitalist sistemle yönetilmektedir. Bizde de özelleştirmeler başladığından bu yana tamamen kapitalist sisteme dayalı bir ekonomi modelini benimsemiş bulunmaktayız. Bu doğrultu da Alanya’da ilk yenilenmesi gereken yer çarşı bölgesi ve Cuma pazarı alanıdır. Buranın tamamen ortadan kaldırılarak, buradaki hak sahiplerinin hakları korunacak şekilde çok ortaklı birkaç tane alışveriş merkezine dönüştürülmesi gerekmektedir. Yani seçilecek yöneticin bu ve buna benzer projeler gerçekleştirmedikleri sürece Alanya daha da yaşlanacaktır ve marka olma özelliğini kaybedecektir.
 F.Erdem: Peki, Turizm’de Mahmutlar’ı nasıl buluyorsunuz?
“MAHMUTLAR HAKETTİĞİ DEĞERİ ALMASI İÇİN YÖNETİCİLERİN MAHMUTLAR’A SAHİP ÇIKMASI GEREKİR”
C. Şencan: Mahmutlar son yıllarda önemli mesafeler kaydeden bir beldemiz. Turizm açısından bana göre Alanya’dan daha şanslı. Zira, turizme hizmet eden tesislerin konut alanları ile çok fazla içiçe olmaması çok büyük avantaj. Gerek yatak kapasitesi olarak gerekse konum olarak Alanya’dan daha şanslı. Denizi, sahili ayrıca bir avantaj durumunda. Ancak tesislerin mutlaka daha iyi hizmet vermesi, daha kaliteli personel istihdam etmesi, ileriye dönük daha kazançlı çıkmasının ön koşuludur. Fakat Mahmutlar’da yeterli alışveriş merkezleri, eğlence ve dinlence yerlerinin planlanıp, acilen Mahmutlar’a kazandırılması gerekmektedir. Mahmutlar’ın, bütünlüğü ve ileri de kendi kimliği ile anılması ve hak ettiği değeri bulması için bu gibi tesislere biran önce sahip olması gerekmektedir. F. Erdem: Bilindiği üzere Büyükşehir yasası ile birlikte beldemiz kapanacaktır. Büyükşehir yasası Anayasa mahkemesinden olduğu gibi geçerse, yani yasa uygun bulunursa, Mahmutlar’ın bugüne kadar kazanılmış hakları gasp edilmiş olacaktır. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? “YÖNETİCİLERİN HER İHTİMALİ DÜŞÜNEREK, HAZIRLIKLI OLMALARI GEREKİR”
C. Şencan: Büyükşehir yasasının bazı kazanılmış hakları geriye götürdüğü bir gerçektir. Ancak, bu demek değildir ki bu yasa ömrü billah değişmez. Yasa şayet Anayasa Mahkemesi’nden dönmez ise uygulamada ortaya çıkacak olası aksaklıklar bu yasanın değiştirilmesini ön plana çıkarır. Mahmutlar’ı yönetenler ve Mahmutlar halkı her zaman dinamik ve duyarlı olmalıdırlar. Şayet anayasa mahkemesi leh’te bir karar verirse, Mahmutlar ve diğer beldeler yeniden eski kimliğine kavuşacakları için önümüzdeki yerel seçimlere girme şansları olacaktır. Bunun için her ihtimali düşünerek hazırlıklı olmakta yarar var.
F. Erdem: Mahmutlar, Alanya’nın en büyük ve İlçe hüviyetini kazanmış bir beldesidir. Mahmutlar halkı İlçelik mücadelesine devam ediyor. Sizce Mahmutlar ilçe olabilir mi?
“BU HÜKÜMET DÖNEMİNDE NE ALANYA İL, NE DE MAHMUTLAR İLÇE OLAMAZ?
C. Şencan: (Gülüyor) Alanya’nın il, Mahmutlar’ın ilçe olma sevdası bu iktidar döneminde çok fazla mümkün görünmemektedir. Burada en büyük görev Alanya ve Mahmutlar halkına düşmektedir. Gerçek demokrasilerde hakları geriye götüren bu tür yasalar halka sorulmadan yapılmaz. Ama bu iktidar döneminde maalesef böyle bir anlayışa sahip değiliz.
F.Erdem: Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.
C. Şencan: Asıl ben teşekkür ederim.
 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Mahmutlar Haber, En Güncel Haberler, Son Dakika - MahmutlarPost ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!