KUŞAK MESELESİ

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bugünlerde aynı çağlarda doğmuş aynı dönemin farklı tarihlerinde yine aynı şartları yaşayanların düşünce biçimlerini, hayata bakışlarını ve aramızdaki farklılıkları konuşuyoruz. Cumhurbaşkanının bir sosyal medya kanalında yaptığı canlı yayına “Oy moy yok” diye yorum yazmasalar Z kuşağı diye bir kuşağın olduğundan haberimiz yoktu.
Sonra biraz araştırınca dedenin (X) babanın(Y)torunun ise (Z) kuşağı olarak değerlendirildiğini öğrenmiş olduk.
O zaman meseleyi bu açıdan incelememiz lazım.
Ben ve yaşıtlarım doğduğumuz yıllar gereği Y kuşağını temsil ediyoruz. Babalarımız ize X kuşağı ki X bilinmeyen içinde kullanılan bir semboldür. Babalarımızın yaşadığı yıllar hem dünyanın hem de ülkemizin en zor dönemleriydi. İkinci dünya savaşını yaşamış, yokluklarla boğuşmuş sonra iki kutuplu dünyanın çarkları arasında ezilmemek için mücadele eden bir devlet yapısının sürekli değişen yol haritalarında bocalamış en çilekeş kuşak.
Yoksulluğu, yokluğu dibine kadar yaşamış, Osmanlı gelenekleri ile modern cumhuriyet kuralları arasında bocalamış, katı gelenekleri ve kuralları olan devlete ve devlet yöneticilerine en saygılı (Belki de korkulu) kuşak.
Genel çoğunluğu tarımla ve hayvancılıkla uğraşan, çok az kazanıp kıt kanaat geçinen ama paranın değerini iyi bilen, tasarruf eden bu kuşağın yansımalarını bizlere bıraktıkları devasa kamu kurumlarından, fabrikalardan ve tesislerden biliyoruz.
Bizim kuşağın tamamı politiktir.
Cumhuriyet değerleriyle harmanlanmış ulus bilinci ile doldurulmuş ve sanırım biraz da aşırıya kaçıldığı için herkesin başına bela olmuş bir kuşağız. Bizim kuşağın %80’i ya sağcı ya da solcudur, geriye kalan %20’lik kesimin bir kısmı apolitik diğer kalanları da sağ ve sol kavramlarını kabul etmeyen bugün ülkemizi yöneten anlayışın kuşağıdır.
Ama her şeye rağmen üzerinde kah kahramanlık kah seks filmleriyle olmadı arabesk yaşamı pompalayan ideolojilerle en çok oyun oynanan, deney yapılan kuşak biziz.
Yani 12 Eylül darbesinin bir silindir gibi ezdiği kuşak, içeri tıkılan, sus pus edilen hem ‘Milliyetçilik ve Ulusalcılık’ pompalanıp hem de aşırıya kaçıldığı gerekçesiyle bu kavramlar üzerinden cezalandırılan kuşağız biz.
Serbest piyasa ile devletçi piyasanın şartlarını, yasakları ve özgürlükleri, iki kutuplu dünya düzenini ve yıkılan devasa ideolojileri yani hepsini yaşadık.
Provokasyonda, ayak oyunlarında ve siyasi kıvraklığı anlamakta bayağı bir tecrübe sahibiyiz. Sağcı ya da solcu fark etmiyor hala kurallarımız ve devletçi bir yapımız vardır çünkü büyük bir çoğunluğumuz devletin çeşitli kademelerinde görev yapmış ve hala o devlet aklından kopamamışızdır.
“Oy moy yok” diyen ya da “Var” diyen kuşak.
Büyük çoğunluğu çoklu TV kanallarının, bilgisayarın ve 3 yaşlarına geldiklerinde ellerinde akıllı telefonların olduğu kuşak.
Televizyon izlemeyen, gazete okumayan ama kitap okuyan, sosyal medya ve bilişimi çok iyi kullanan, en az bir dil daha konuşan, dünyayı takip edip bütünleşen bir kuşak.
Siz bu kuşağa istediğiniz kadar 60-80 ihtilalını anlatın, istediğiniz kadar geçmişi övün ya da kötüleyin umursamaz, içinde bulundukları şartları sorgular ve kıyas yaparlar.
Mahalle muhtarı ile ne kadar ilgililerse 28 Şubat muhtırası ile de o kadar ilgililer.
Dünyayı daha iyi okuyan, farklı yaşayan, farklı düşünceleri olan, özgürlükçü, çok fazla ayrıntı öğrenip beyinlerini yormayan, gerçekçi ve somut kavramlar üzerinden yürüyüp sorgulayan bir kuşak.
Hepimizin geleceği olan bu kuşağın ülkemizi çok daha güzel yerlere getireceğine inancım tam.
Ve bizim dönemden kalma eskiyi kötüleyerek, korkutarak, baskı kurarak, ve manevi duygularla sömürerek yapılan politikalara bu gençler sadece gülüp geçiyorlar.
Yaşı 60’ı geçmiş politikacıların işi zor, hele sürekli bağırıp çağıran ve bizi modern dünya ülkeleri ile kıyaslayanların ki daha da zor.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Mahmutlar Haber, En Güncel Haberler, Son Dakika - MahmutlarPost ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!